Çaycuma Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Çaycuma Mutlu Sonlu Masöz

Orada, aşağıda derileri çatlamış beyzbol eldivenleri, ü ç çift eski koşu ayakkabısı, patenler, kaleci dizlikleri var. Hepsi dikkatle sandığa konmuş. Anası kullanmadığı hemen her şeyi verir, ama bu Çaycuma Mutlu Sonlu Masöz nesneleri kutsal kalıntılar şeklinde saklıyor nedense; sanki Nate ö lmü ş benzer biçimde. Hoş, annesi saklamasa, kendisi saklardı aslına bakarsanız bunları. Özellikle de kaleci dizliklerini.

Nate kalecilerde ü lser oluştuğunu okumuştu bir yerde, olabilir kuşkusuz. Gençliğinde başka hiçbir şey yapamayacak kadar zayıftı, bedenini denetleyebilecek ağırlıktan yoksundu. Maçlarda iyi mi kaygılandığını, telaşlandığını anımsıyor. Herkes ışık hızıyla yol alan donmuş bir lastik merminin ö nü ne atlamasını beklerdi. Sonrasında, topu tutamayınca, nasıl ü zü ldü ğü nü anımsıyor.

Yine de seviyordu oynamayı. Masum bir şeydi bu. Ya kazanıyordunuz, ya kaybediyordunuz. Her iki durumda da her şey apaçıktı. Nate bundan Elizabeth’e sö z etmişti. Elizabeth söylediklarını pek çocukça bulmuştu. Onun kendi kazanma–kaybetme kavramları çok daha gri, çok daha çapraşıktı. Yoksa hanım olduğu için mi bö yleydi? Ama çocukları anlıyor Nate’i, özellikle ne Nancy.

Çaycuma Mutlu Sonlu Masöz

Nate gazetesinin ü zerinden çocukları gö rebiliyor. Kü çü cü k kafaları babaannelerinin kırmızı yıldızlı dü nya–çapında–yurttaşlık–haklarının–çiğnenmesi      haritasıyla çerçevelenmiş. Haritanın yanında yeni bir afiş var, ü zerinde BI˙R PARLASIN KU¨ L OLURSUN yazıyor. Annesi o upuzun haçlı seferleri listesine nü kleer enerjinin kullanımdan kaldırılmasını da eklemiş. Tuhaftır ki, bu haçlı seferlerinden torunlarına hiç sö z etmiyor. Avrupa’da, Asya’da yahut Hindistan’da açlıktan ö len çocuklar olduğu için yemeklerini son lokmasına kadar yemeleri gerektiğini de sö ylemiyor onlara.

(ayrıca Nate annesinin iyiliksever mavi bakışları altında kabahatlu suçlu ekmek kırıntılarıyla oynuyor.)  annesi çocuklara Bandaj Kampanyası için harçlıklarından  para  biriktirip  biriktirmediklerini  sormuyor.  Onları  U¨ niteıyen  Kilisesi’ndeki ayinlere  de  sü rü klemiyor.  Orada  I˙nsanların  Kardeşliği  ü zerinde  ü lkü cü   ilahiler  okuyorlar. Kilisede bir de ikona var. Kü çü k bir zenci oğlan bir çö p kutusunun yanında duruyor. Oysa çoğu kilisede oraya çö p kutusu yerine Tanrı’yı koyarlar.

Annesinin evinde son olarak yemek yediklerinde, Nancy pek tuhaf bir fıkra anlatmıştı. Nate hemen hemen boğulacaktı. Annesiyse gü lü p geçmişti. Torunlarının her tü rlü ö ykü yü , fıkrayı anlatmalarına izin veriyor. Geri zekâlı fıkraları, Moby Dick fıkraları ve kuşkulu zevklere hitap eden daha birçok fıkra anlatıyorlar. “Kurabiyelerle, sineklerle kaplı olan mavi şey nedir? Ölü bir kılavuz Kız.”